🇩🇪 B2 Seviyesi (Orta-İleri)

B2 seviyesi, akademik ve profesyonel ortamlarda kendini daha rahat ifade edebilmeyi, karmaşık metinleri anlayıp yorumlayabilmeyi hedefler.

📚 Temel Konular:

  • Üniversite yaşamı ve başvuru
  • Kültürel farklılıklar
  • İş sözleşmeleri ve haklar
  • Ekonomi ve toplum
  • Medya, teknoloji

🧠 Gramer Konuları:

  • Passiv (Präsens & Präteritum)
  • Indirekte Rede
  • Verb mit Präpositionen
  • Konnektoren: dennoch, außerdem, jedoch
  • Nomen-Verb-Verbindungen

🧾 Örnek Cümleler:

  • Das Problem wurde bereits gelöst.
  • Er sagte, er habe keine Zeit.
  • Ich interessiere mich für Politik.
  • Die Miete ist hoch, dennoch wohnen viele dort.

📖 Kelime Grupları:

  • Akademik terimler: Bewerbung, Abschluss, Seminar
  • Ekonomi: Einkommen, Steuer, Unternehmen
  • Teknoloji: Gerät, Software, Anwendung

B2 Seviye

Açıklama: Gerçekleşmemiş, olasılık, hayal, öneri ve kibarca istekleri ifade etmek için kullanılır. Hem würde + mastar ile hem de fiilin özel Konjunktiv II çekimiyle yapılır. Özellikle geçmişte gerçekleşmemiş olaylar için hätte/ wäre + Partizip II kullanılır. Örnekler: Wenn ich reich wäre, würde ich eine Weltreise machen. (Zengin olsaydım, dünya turuna çıkardım.) Ich hätte mehr gelernt, wenn ich Zeit gehabt hätte. (Zamanım olsaydı daha çok çalışırdım.) Könnten Sie mir bitte helfen? (Bana yardımcı olabilir misiniz?)
Açıklama: Edilgen çatıda işin kim tarafından yapıldığı önemli değildir. Präsens, Präteritum, Perfekt, Plusquamperfekt ve Futur zamanlarda kullanılabilir. werden ve sein yardımcı fiilleriyle kurulur. Örnekler: Das Problem wird gelöst. (Sorun çözülüyor.) Das Buch wurde geschrieben. (Kitap yazıldı.) Das Auto ist repariert worden. (Araba tamir edildi.) Das Haus war gebaut worden. (Ev inşa edilmişti.) Das Projekt wird gemacht werden. (Proje yapılacak.)
Açıklama: Fiil, sıfat veya cümlelerin isim haline getirilmesiyle oluşturulur. Almanca’da isimleştirilmiş kelimeler büyük harfle başlar ve genellikle artikel alır. Örnekler: das Rauchen ist verboten. (Sigara içmek yasaktır.) Die Entscheidung, ins Ausland zu gehen, war schwer. (Yurtdışına gitme kararı zordu.) Das Lesen macht Spaß. (Okumak eğlencelidir.)
Açıklama: Relativ zamiriyle birlikte edat kullanılır. Edat, relatif zamirin önüne gelir ve yan cümlede fiil sona gider. Örnekler: Das ist der Mann, mit dem ich gestern gesprochen habe. (Dün konuştuğum adam bu.) Das ist das Buch, auf das ich lange gewartet habe. (Uzun zamandır beklediğim kitap bu.)
Açıklama: Fiil mastar halinde ve önünde “zu” ile kullanılır. Özellikle bazı fiil, sıfat ve isimlerden sonra gelir. Örnekler: Ich habe vergessen, das Fenster zu schließen. (Pencereyi kapatmayı unuttum.) Es ist wichtig, pünktlich zu sein. (Dakik olmak önemlidir.) Sie hat keine Lust, heute zu arbeiten. (Bugün çalışmak istemiyor.)
Açıklama: Başkasının sözünü aktarmak (indirekte Rede) için kullanılır. Özellikle gazetecilikte, haberlerde ve resmi yazışmalarda yaygındır. Örnekler: Er sagt, er sei krank. (O, hasta olduğunu söylüyor.) Die Lehrerin erklärt, die Prüfung finde morgen statt. (Öğretmen, sınavın yarın yapılacağını açıklıyor.)
Açıklama: Partizip I (şimdiki zaman) ve Partizip II (geçmiş zaman) kullanılarak cümle kısaltılır. Daha akademik ve yazılı dilde kullanılır. Örnekler: Die in Berlin lebenden Studenten sind international. (Berlin’de yaşayan öğrenciler uluslararasıdır.) Die gestern gekaufte Jacke ist teuer. (Dün alınan ceket pahalı.)
Açıklama: Birden fazla yan cümlenin bağlaçlarla birbirine bağlanması. obwohl, während, nachdem, bevor, sodass, falls, damit, indem gibi bağlaçlar kullanılır. Örnekler: Obwohl ich müde war, habe ich weitergearbeitet, weil das Projekt wichtig war. (Yorgun olmama rağmen çalışmaya devam ettim çünkü proje önemliydi.) Nachdem ich gegessen hatte, bin ich ins Kino gegangen. (Yemek yedikten sonra sinemaya gittim.)
Açıklama: İsmin önünde artikel olmadığında sıfat özel çekim alır. Genellikle miktar belirten kelimelerden sonra gelir. Örnekler: Ich trinke kaltes Wasser. (Soğuk su içerim.) Sie trägt schöne Kleider. (Güzel elbiseler giyiyor.) Er hat gutes Essen gekocht. (İyi yemek pişirdi.)
Açıklama: Görüş belirtmek, tartışmak, karşılaştırmak ve uzlaşmak için kullanılan kalıplardır. Örnekler: Meiner Meinung nach ist das eine gute Idee. (Bence bu iyi bir fikir.) Ich bin der Ansicht, dass… (Görüşüm şu ki…) Einerseits…, andererseits… (Bir yandan…, diğer yandan…) Ich stimme dir zu / Ich bin damit nicht einverstanden. (Sana katılıyorum / Buna katılmıyorum.)
B2 seviyesinde sıkça kullanılan Almanca fiiller, Türkçe karşılıkları ve her biri için birer örnek cümle bulabilirsin. Bu fiiller, akademik, profesyonel ve daha karmaşık konuları anlatırken işine yarar. 1. beeinflussen (etkilemek) Medien können die öffentliche Meinung stark beeinflussen. (Medya, kamuoyunu güçlü şekilde etkileyebilir.) 2. beurteilen (değerlendirmek, yargılamak) Es ist schwierig, die Situation objektiv zu beurteilen. (Durumu objektif olarak değerlendirmek zordur.) 3. darstellen (göstermek, tasvir etmek, sunmak) Die Grafik stellt die Entwicklung der Bevölkerung dar. (Grafik, nüfusun gelişimini göstermektedir.) 4. sich beschäftigen mit (bir şeyle ilgilenmek, meşgul olmak) Ich beschäftige mich mit moderner Kunst. (Modern sanatla ilgileniyorum.) 5. verzichten auf (bir şeyden vazgeçmek) Viele Menschen verzichten auf Zucker, um gesünder zu leben. (Birçok insan, daha sağlıklı yaşamak için şekerden vazgeçiyor.) 6. feststellen (tespit etmek, belirlemek) Der Arzt hat eine Grippe festgestellt. (Doktor, grip teşhisi koydu.) 7. sich auseinandersetzen mit (bir konuyla derinlemesine ilgilenmek, tartışmak) Wir müssen uns intensiv mit diesem Problem auseinandersetzen. (Bu problemle yoğun şekilde ilgilenmeliyiz.) 8. ermöglichen (mümkün kılmak, olanak sağlamak) Neue Technologien ermöglichen eine bessere Kommunikation. (Yeni teknolojiler daha iyi iletişim sağlar.) 9. sich ergeben aus (…den kaynaklanmak, …sonucu olmak) Viele Probleme ergeben sich aus mangelnder Kommunikation. (Birçok problem, iletişim eksikliğinden kaynaklanır.) 10. sich wenden an (birine başvurmak, birine dönmek) Bei Fragen können Sie sich jederzeit an mich wenden. (Sorularınız olursa istediğiniz zaman bana başvurabilirsiniz.) 11. überzeugen (ikna etmek) Er konnte mich mit seinen Argumenten überzeugen. (Beni argümanlarıyla ikna edebildi.) 12. beantragen (başvurmak, talep etmek) Sie hat ein Visum beantragt. (O, vize başvurusunda bulundu.) 13. verhindern (önlemek, engellemek) Wir müssen versuchen, einen Unfall zu verhindern. (Bir kazayı önlemeye çalışmalıyız.) 14. ausreichen (yeterli olmak) Das Geld reicht für den Urlaub aus. (Para tatil için yeterli.) 15. sich beziehen auf (…ile ilgili olmak, …e atıfta bulunmak) Meine Frage bezieht sich auf das neue Projekt. (Sorum yeni projeyle ilgili.) 16. annehmen (kabul etmek, varsaymak) Ich nehme an, dass er heute nicht kommt. (Bugün gelmeyeceğini varsayıyorum.) 17. ablehnen (reddetmek) Er hat das Jobangebot abgelehnt. (İş teklifini reddetti.) 18. beweisen (kanıtlamak, ispat etmek) Sie konnte ihre Unschuld beweisen. (Masumiyetini kanıtlayabildi.) 19. beobachten (gözlemlemek, izlemek) Die Polizei beobachtet das Haus. (Polis evi gözlemliyor.) 20. bevorzugen (tercih etmek) Ich bevorzuge Tee statt Kaffee. (Kahve yerine çayı tercih ederim.) 21. bewerten (değerlendirmek, not vermek) Die Schüler werden nach ihren Leistungen bewertet. (Öğrenciler başarılarına göre değerlendiriliyor.) 22. darauf hinweisen (bir şeye dikkat çekmek, işaret etmek) Ich möchte darauf hinweisen, dass Rauchen verboten ist. (Sigara içmenin yasak olduğuna dikkat çekmek isterim.) 23. einführen (tanıtmak, piyasaya sürmek, uygulamaya koymak) Die Firma hat ein neues Produkt eingeführt. (Şirket yeni bir ürün piyasaya sürdü.) 24. entstehen (oluşmak, ortaya çıkmak) Bei dem Unfall ist großer Schaden entstanden. (Kazadan büyük zarar oluştu.) 25. erfordern (gerektirmek) Diese Aufgabe erfordert viel Geduld. (Bu görev çok sabır gerektirir.) 26. erhalten (almak, elde etmek) Ich habe gestern eine E-Mail erhalten. (Dün bir e-posta aldım.) 27. herausfinden (bulmak, keşfetmek, ortaya çıkarmak) Ich muss herausfinden, wer das getan hat. (Bunu kimin yaptığını bulmam lazım.) 28. sich lohnen (değer olmak, karşılığını vermek) Es lohnt sich, früh aufzustehen. (Erken kalkmak değer.) 29. sich unterscheiden von (farklı olmak, ayrılmak) Das neue Modell unterscheidet sich von dem alten. (Yeni model eskisinden farklı.) 30. übertragen (aktarmak, devretmek, yayınlamak) Das Spiel wird live übertragen. (Maç canlı yayınlanıyor.) 31. unterstützen (desteklemek) Die Eltern unterstützen ihre Kinder finanziell. (Ebeveynler çocuklarını maddi olarak destekliyor.) 32. vermeiden (kaçınmak, önlemek) Wir sollten Fehler vermeiden. (Hatalardan kaçınmalıyız.) 33. widersprechen (itiraz etmek, karşı çıkmak) Du sollst dem Lehrer nicht widersprechen. (Öğretmene karşı çıkmamalısın.) 34. zustimmen (katılmak, onaylamak) Ich stimme deinem Vorschlag zu. (Senin önerini onaylıyorum.) 35. zur Verfügung stehen (kullanıma hazır olmak, mevcut olmak) Die Informationen stehen online zur Verfügung. (Bilgiler çevrimiçi olarak mevcuttur.)
B2 seviyesinde sıkça kullanılan Almanca sıfatlar, Türkçe karşılıkları ve her biri için birer örnek cümle bulabilirsin. Bu sıfatlar, özellikle akademik, iş ve soyut konularda anlatımını zenginleştirir. 1. verantwortlich (sorumlu) Wer ist verantwortlich für dieses Projekt? (Bu projeden kim sorumlu?) 2. bedeutend (önemli, kayda değer) Er hat einen bedeutenden Beitrag zur Forschung geleistet. (Araştırmaya kayda değer bir katkı sağladı.) 3. ausreichend (yeterli) Die Informationen sind ausreichend für die Entscheidung. (Bilgiler karar için yeterli.) 4. umfassend (kapsamlı) Sie hat eine umfassende Ausbildung erhalten. (O, kapsamlı bir eğitim aldı.) 5. überzeugend (inandırıcı, ikna edici) Seine Argumente waren sehr überzeugend. (Onun argümanları çok ikna ediciydi.) 6. unabhängig (bağımsız) Die Zeitung ist unabhängig von politischen Parteien. (Gazete siyasi partilerden bağımsızdır.) 7. geeignet (uygun, elverişli) Dieses Programm ist besonders geeignet für Anfänger. (Bu program özellikle yeni başlayanlar için uygundur.) 8. notwendig (gerekli, zorunlu) Es ist notwendig, regelmäßig zu üben. (Düzenli olarak çalışmak gereklidir.) 9. wesentlich (esas, temel, önemli) Die Kommunikation ist ein wesentlicher Teil des Erfolgs. (İletişim başarının temel bir parçasıdır.) 10. häufig (sık, yaygın) Das ist ein häufiges Problem in Großstädten. (Bu, büyük şehirlerde yaygın bir sorundur.) 11. verfügbar (mevcut, ulaşılabilir) Das Produkt ist ab sofort verfügbar. (Ürün hemen şimdi mevcut.) 12. entscheidend (belirleyici, kritik) Die letzte Frage war entscheidend für das Ergebnis. (Son soru sonuç için belirleyiciydi.) 13. vergleichbar (karşılaştırılabilir, benzer) Die beiden Methoden sind kaum vergleichbar. (İki yöntem neredeyse karşılaştırılamaz.) 14. deutlich (açık, net, belirgin) Es gibt einen deutlichen Unterschied zwischen den beiden Produkten. (İki ürün arasında belirgin bir fark var.) 15. unterschiedlich (farklı, çeşitli) Die Meinungen zu diesem Thema sind sehr unterschiedlich. (Bu konudaki görüşler çok farklı.) 16. angemessen (uygun, yerinde) Die Reaktion des Lehrers war angemessen. (Öğretmenin tepkisi yerindeydi.) 17. überdurchschnittlich (ortalamanın üzerinde) Ihre Leistungen sind überdurchschnittlich. (Onun başarıları ortalamanın üzerinde.) 18. kritisch (eleştirel, kritik) Er hat die Situation sehr kritisch betrachtet. (Durumu çok eleştirel değerlendirdi.) 19. umstritten (tartışmalı, ihtilaflı) Das neue Gesetz ist sehr umstritten. (Yeni yasa çok tartışmalı.) 20. unvermeidlich (kaçınılmaz) Veränderungen sind oft unvermeidlich. (Değişiklikler çoğu zaman kaçınılmazdır.) 21. langfristig (uzun vadeli) Wir brauchen eine langfristige Lösung. (Uzun vadeli bir çözüme ihtiyacımız var.) 22. temporär (geçici) Die Stelle ist nur temporär verfügbar. (Pozisyon sadece geçici olarak mevcut.) 23. begrenzt (sınırlı, kısıtlı) Die Teilnehmerzahl ist begrenzt. (Katılımcı sayısı sınırlı.) 24. ausgeprägt (belirgin, göze çarpan) Er hat ein ausgeprägtes Interesse an Geschichte. (Tarihe belirgin bir ilgisi var.) 25. effizient (verimli, etkin) Das neue System ist sehr effizient. (Yeni sistem çok verimli.) 26. flexibel (esnek) Wir suchen Mitarbeiter, die flexibel sind. (Esnek çalışanlar arıyoruz.) 27. überraschend (şaşırtıcı) Das Ergebnis war überraschend. (Sonuç şaşırtıcıydı.) 28. verständlich (anlaşılır) Die Erklärung war sehr verständlich. (Açıklama çok anlaşılırdı.) 29. verlässlich (güvenilir) Er ist ein sehr verlässlicher Freund. (O, çok güvenilir bir arkadaştır.) 30. selbstverständlich (tabii ki, kendiliğinden anlaşılır) Es ist selbstverständlich, dass wir helfen. (Yardım etmemiz tabii ki.) 31. zufällig (tesadüfi, rastgele) Wir haben uns zufällig im Supermarkt getroffen. (Süpermarkette tesadüfen karşılaştık.) 32. verfügbar (mevcut, ulaşılabilir) Die Daten sind online verfügbar. (Veriler çevrimiçi olarak mevcut.) 33. bisherig (şu ana kadar olan, önceki) Die bisherigen Ergebnisse sind positiv. (Şu ana kadar olan sonuçlar olumlu.) 34. entsprechend (uygun, denk, karşılık gelen) Die Bezahlung ist der Arbeit entsprechend. (Ücret, işe uygundur.) 35. vergleichsweise (nispeten, karşılaştırıldığında) Die Preise sind vergleichsweise niedrig. (Fiyatlar nispeten düşük.)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Explore More

Almanca B1

🇩🇪 B1 Seviyesi (Orta) B1 seviyesi, artık daha karmaşık cümleler kurabilme, olayları anlatabilme ve fikir ifade edebilme aşamasıdır. 📚 Temel Konular: İş görüşmesi ve meslekler Tatil planları Trafik, ulaşım Duygu

Almanca A2

🇩🇪 A2 Seviyesi (Temel Üstü) 📚 Temel Konular: Sağlık, doktora gitmek Ev işleri, alışkanlıklar Yön sorma ve tarif etme Geçmiş olay anlatma Hobiler ve boş zaman 🧠 Gramer Konuları: A2

Almanca C1

🇩🇪 C1 seviyesi, karmaşık metinleri ve konuşmaları anlayıp analiz edebilme, akademik ve profesyonel düzeyde kendini ifade edebilme yetkinliğini hedefler. C1 seviyesinde Almanca ders notlarındaki en sık kullanılan cümleleri hatırlamak için